Klavye Müslümanlığı

 Merhabalar sevgili okurlarım. Geçen hafta işlerimin yoğunluğu nedeniyle yazamadım. Geçtiğimiz hafta içinde akıl almaz bir olay cereyan etti. ABD Başkanı Trump, yarım asırdır işgal altında olan Kudüs’ü Terör Devleti İsrail’in başkenti ilan etti. Tabii olarak da başta Türkiye olmak üzere dünya ayaklandı. Kudüs Müslümanların ikinci Kıblesidir. Kudüs Müslümanlar için çok değerlidir. Kudüs Filistinlilerin toprağıdır.
İsrail sistematik olarak 1947 yılından itibaren Filistin’i adım adım işgal etti ve etmeye devam ediyor. Arama motorlarına bir bakın 1947 yılından bu yana haritanın nasıl değiştiğini görürsünüz. Bir millet nasıl adım adım yok ediliyor görürsünüz.
Tabi bu sürece nasıl gelindi, nasıl olurda 8 milyonluk bir ülke dünyayı hiç takmadan istediğini yapıyor? Bunu sorgulamamız lazım bence. Hadi Dünya ülkelerini boş verelim, nasıl olurda 1,5 Milyar Müslüman varken bu kadar rahat ve cüretkâr davranıyorlar diye sormamız ve sorgulamamız gerekmez mi? Bence İsrail veya ABD yerine biz Müslümanlar önce kendimizi sorgulamamız lazım. Hani bir laf vardırya; önce herkes aynaya bakmalıdır diye... İşte aynaya bir bakalım ne diyor ayna…Bireyle başlar her şey. Bireyler aileleri, aileler toplum ve milletleri oluşturur. Dolayısıyla bireyler nasıl olursa toplumlar ve dahi milletler de öyle olur. Kimsenin ibadetini ve inancını sorgulama hakkım yok elbette. Kişi namaz kılar veya kılmaz, oruç tutar veya tutmaz, bunlar beni ilgilendirmez. Zira bunlar o birey ile Allah arasında olan bir mesele. Ancak diğer konularda eleştiri yapmadan geçemeyeceğim. Bir bakıyorum da; Adaletin A’sı kalmamış Müslümanlarda. Pervasızca kul hakkı yiyen olmuş Müslümanlar. Sözünde durmayan, yalan söylemekten çekinmeyen, gözlerinin içine baka baka yalan söyleyen olmuş Müslümanlar. Kul Hakkı yiyen, borçlarını ödemeyen, eşine dostuna her türlü kötülüğü yapan, dostlarını yarı yolda bırakan, çekememezlik krizlerine giren, para için kardeşine annesine ve babasına dahi kıyan olmuş Müslümanlar! Komşusunun kuyusunu kazan, Camide omuz omuza namaz kıldığı din kardeşine, dışarı çıktığında kurşun sıkan olmuş Müslümanlar. İktidarı eline geçirdiğinde; zulmeden, hak hukuk gözetmek yerine haksızlık ve hukuksuzluk yapan olmuş Müslümanlar (Sayıları çok olmasa da gerçek Müslüman gibi davranan ve yaşayanları tenzih ediyorum). BİZ kelimesini unutup, BEN kelimesini şiar edinmiş Müslümanlar.
Hiç kızmayın, doğruları söylüyorum, Bir bakın çevrenize, Müslümanım diye geçinenler neler yapıyorlar neler. Sanal aleme bir bakıyorum da, her kes bir Müslüman bir Müslüman. Ancak gerçek aleme bir bakıyorsun, o bireyler yukarıda saydığım şeyleri yapan bireyler. Bizatihi tanıdıklarım bile var. Her türlü dolandırıcılığı yapan, hayatı yalan olan, hiç çekinmeden dostlarının kuyusunu kazan, çekememezlikte dünya rekoru kıran, verdiği sözlerden bir tanesini dahi tutmayan bireyler, sanal alemde Müslümanın, dürüstün en ileri geleni gibi hareket ediyorlar. Öyle paylaşımlar ve yazılar yazıyorlar ki, tanımayanlar vaybe derler. Oysaki gerçek alemde yazdıkları ve paylaştıkları ile tezat bir yaşam sürmekteler.
İşte, biz Müslümanlar böyle olduğumuz için gerçek Müslüman olamıyoruz. Gerçek Müslüman olamayınca da birlik olamıyoruz. Doğal olarak birlik olamayınca da düşmanlarımıza fırsat veriyor ve onların yapacaklarına da engel olamıyoruz. Dediğim gibi, benim kimsenin namazını, orucunu sorgulama hakkım yok. Ancak yaşayış ve diğer insanlarla ilişkileri noktasında Müslümanım diye geçiniliyor ve sanal alemde dürüstlük naraları atılıyorsa, gerçek hayattaki yaşantılarıyla karşılaştırıp sorgulama hakkına sahip olduğumu düşünüyorum. Vel hasıl; Sanal alemde Müslüman olup gerçek hayatta tam tersi davranan Müslümanlara ben “Klavye Müslümanları! Diyorum. Sizce haksız mıyım?
“MÜSLÜMAN DÜRÜST VE GÜVENİLİR OLMAKLA MÜKELLEFTİR” (Hadis-i Şerif)
Selam ve Dua ile…

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.