Müslümanlar! ve Güç-2

 Merhabalar sevgili okurlarım. Hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz haftaki yazımı; “Sadece Haçlı zihniyetini suçlamak kolaycılıktır bana göre. Asıl Madalyonun öbür yüzünü iyi ve doğru bir şekilde irdelemek gerektiği kanaatindeyim” diye noktalamıştım. Müslümanların ve Müslüman Ülkelerin çektiği tüm zulümlerde Haçlı zihniyetlerinin ciddi rolü olduğu konusunda kimsenin en ufak bir şüphesi dahi yok. Ancak buna Ortam hazırlayan ve bir nevi bu zihniyete hizmet eden Müslümanların suçu ve sorumlulukları daha fazla bana göre.  
Tamam, terör örgütlerini icat edip Müslümanların başına bela eden haçlı zihniyeti ancak teröristler Müslümanlardan!  Müslüman ülkeler neredeyse hepsi bir birinin kuyusunu kazıyor. Özellikle İran ve desteklediği Şii kesim bana göre İslam alemi için Haçlı zihniyetinden daha tehlikeli bence. İslam ülkelerinin oluşturduğu İslam Birliği Teşkilatı Vb. örgütlerin pasif, cılız tepki ve yaklaşımları da gerçek birlikteliğe bir nevi engel oluyor. Tüm yaşananlara, zulümlere, haksızlıklara, en net ve en sert tepkiyi her zaman Türkiye verdi ve veriyor. Diğer İslam ülkeleri Türkiye kadar cesur olsa sorunların azalacağı en azından karşı tarafa caydırıcılığının olacağı kanaatindeyim. Sadece ülkeler bazında değil, ülkelerin kendi içlerindeki çekişmeler ve birlik olamayışları da apayrı bir problem. Bir bakın hele, Türkiye dahil iç sorunları ve iç çekişmeleri olmayan kaç tane İslam ülkesi var. Bence yok denecek kadar az. En nihayetinde, birey olarak Müslümanların! Gerçek Müslümanlıkla ne kadar alakaları var sizce? Bence, günümüzde Müslümanların % 90’ının gerçek Müslümanlıkla şu veya bu şekilde alakaları yok. Önce öz eleştiri yapmamız gerekli. Elbette her bireyin ve kesimlerin farklı görüşleri olacak ve olmalıdır da, ancak Müslümanlar birey olarak önce birbirlerine saygı duymayı, sahip çıkmayı öğrendikten sonra ülke olarak birlik olabilirler. Ülkeler kendi içinde birlik olduktan sonrada diğer İslam ülkeleriyle birlik içinde olmaya çalışmalılar.
Ümmet bilinci neredeyse yok olmuş durumda. Bir tarafta bakıyorsunuz, açlık sefalet ve ölümlerle yok olan Müslümanlar, diğer tarafta develerle sofra kuran, son model arabalarla gezen, milyar dolarlarını Avrupa ülkelerinin bankalarında biriktiren, Kuşlarına bile milyon dolar harcayıp dünya zevkine kendini inanılmaz kaptıran Müslümanlar. “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” inancının temsilcileri, komşularının ölümüne kayıtsız ve hatta onların rızkına ve aşına bile göz koyuyor olmuş maalesef. Tabi İslam ülkelerinin iç dinamikleri ile ilgili bildiklerimiz medyadan öğrendiklerimiz kadar. Canım ülkemdeki örnekler bile İslam aleminin halet-i ruhiyesi hakkında bize yeterince fikirler vermeye yetiyor. Türkiye ile ilgili yazımı da bir sonraki hafta kaleme alacağım inşallah.
Velhasıl; Günümüzde İslam ülkeleri Kendi iç dünyalarına hapsolmuş , birbirileri ile uğraşmaktan dış aleme entegre olamayacak hale gelmişler.  Hangi İslam Ülkesi için olursa olsun, Söz konusu vatansa gerisi teferruattır Bakış açısı yerleşmediği sürece o ülkelerde huzur olmayacaktır. Ülkeler içlerinde birlik olamadıkça, Ümmet bilinci geri gelmedikçe de Ülkeler arasında birlik olamayacak, bu kısır döngüde dönüp duracaktır.
Tüm bu verilerin ışığında “Müslümanlar! ve Güç” kelimelerinin bir araya gelmesi de ütopya olmaya devam edecektir vesselam.
Birliğimizin daim olması dileğimle…

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.