Ne Olduk ?

 Merhabalar sevgili okurlarım. Geçen haftaki  “Biz Neydik ?”  sorusunun cevaplarını yazacağım bu yazımda…
Biz; komşusu aç iken tok gezen olduk. Esnaf komşumuz kazanmasın diyen, daha çok kazanmak isteyen ve doymak bilmeyen olduk. Bırakın dünyanın öbür ucundakini, kapı komşumuzun, yakın dostumuzun derdini umursamaz olduk.  Çevremizdeki bir komşumuz veya tanıdığımızın sıkıntılarına koşmayan hatta mümkün olduğunca sıkıntı çıkaran olduk. Sevdiklerimiz veya tanıdıklarımız kazandığında bırakın sevinmeyi çekemeyen ve dahi üzülen olduk. Hatta daha az kazansın diye köstek olan olduk.
Biz; bırakın tanımadıklarımıza, tanıdıklarımıza dahi Allah’ın selamını vermeyen ve selam vereni de ayıplar olduk. Biri hastalandığında desteğe koşmayan olduk. Biri vefat ettiğinde tanıdıkların dahi cenazesine gitmeyen, sevabından nasiplenmeyi unutan olduk. Bir düğün olduğunda takı takmamak için düğüne gitmeyenlerden olduk. Bırakın cebimizde ki  3 – 5 kuruşu dostlarımızla ve arkadaşlarımızla paylaşmayı, eşimizin dostumuzun cebindeki  1 kuruşa göz diken olduk. Bir yerde otururken yanımızdan büyüğümüz geçtiğin de selamını alırken ayağa kalkmak bir yana görmemezlikten gelen, saygısız davranışlarda bulunanlardan olduk.  Evde odada otururken bir büyüğümüz odaya girdiğinde umursamazca uzanan, ayak ayak üstüne atan, telefon veya televizyondan gözünü ayıramayan ve hürmet etmeyenlerden olduk.  Büyüğümüz önünde saygısızca hareket eden yüksek sesle konuşan kavga eden ve dahi hakarete varan konuşanlardan olduk. Büyüğümüzün defalarca seslenmesine kulak tıkayan, umursamayanlardan olduk. Babamızı ata bilmeyi unutup onu üzen ve utandıran olduk.
Biz; okulda öğretmene saygısızlık yapmakta yarışan olduk.  Bir devlet büyüğü geldiğinde (hangi siyasi görüşten olursa olsun) bırakın saygı göstermeyi her türlü hakaret ve küfür etmeyi marifet sayanlardan olduk.  Kendimize yapılmasını istemediğimiz her şeyi başkasına yapmaya çalışan olduk. Bir alim gördüğümüzde hürmet eden değil alay eden olduk.  Birisiyle bir münakaşamız olduğunda hep kendimizi haklı gören karşımızdakini suçlayan olduk. Herhangi birinin bırakın kusurunu örtmeyi tam tersi kusurlarını ortaya çıkarmaya çalışan olduk. Birinin kusurunu yüzüne vurmakta yarışan olduk. İnsanların onurunu başkasının yanında zedeleyen olduk. Büyükler olarak küçüklerimizi hatalarından döndürmeye çalışmak bir yana onları hataya yanlışa sevk eden en önemlisi onlara kötü örnek sergileyenlerden olduk.
Biz; Öğretmen olarak iyi nesil yetiştirmeye çalışmayı unutup, öğretmenliği sadece bir geçim kaynağı olarak gören, iyi nesiller yetiştirmeyi hiç düşünmeyenlerden olduk. Hakim olarak haklı olan mazlumun yanında karar vermeyip, siyasi veya dünya görüşüne göre karar veren, sonunu iyi düşünmeden vicdani karar vermeyenlerden olduk. Yönetici olarak adil davranmayı unutan, kim bizi övüyorsa (sevmediğim bir kelimede olsa) yalakalık yapanlara ödül veren, dürüstleri ve işin ehlini layık olduğu yere getirmeyen, benden olsun ne olursa olsun diye düşünenlerden olduk.
Biz; İşveren olarak işçinin hakkını vermeyen, yıllarca yanımızda çalışana tazminatı çok gören, hep daha fazla kazanayım düşüncesi ile hareket eden, paylaşmayı unutanlardan olduk.  Çalışan olarak ekmek yediğimiz yere sadakati unutan, daha fazla nasıl yontarım düşüncesinde olan, vefayı sadece İstanbul’un bir semti olarak görenlerden olduk. Ailemizin rızkı için gece gündüz demeden çalışmak yerine tembelleşen, iş beğenmeyen, gününü kurtarmaya çalışanlar olduk. Eşimizi ve çocuklarımızı incitici kelime kullanan ebeveynlerden olduk. Anne veya babamıza bağıran, dediklerini yapmayan, aileye katkı sunmayan, destek olmamaya özen gösteren, yaşlandıklarında onları fazlalık gören, huzurevlerine gönderen evlatlar olduk. Sorumsuz, insanlara zarar veren gençler olduk. Yerli malı yerine ithal mallara özenen ve dahi bununla hava atanlar olduk. Devlet malına zarar verenler olduk.
Biz; Çok kolay iftira ve çamur atan olduk. Bir insana bizim gibi düşünense seven değilse nefret edenler olduk.  İnsanı incitecek kelimeleri kullanmaya özen gösterenler olduk. Vatanı değil sadece kendimizi düşünen olduk.  “Bana dokunmayan bin yıl yaşasın” (ki ortada bir yılan varsa mutlaka bir gün bizi de ısıracağını unutup) görüşüne sarılan olduk. Biz vatan söz konusu olduğunda dahi siyasi çıkarı düşünür olduk. Üst makamlara geldiğimizde böbürlenen, halka yüksekten bakan, hor gören, geldiğimiz yeri unutanlar olduk…
Bu Biz’ler de uzadıkça uzar…
SAHİ “BİZ NE OLDUK…???”

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.