Sağlıklı Oruç Tutmanın Püf Noktaları

 Mübarek ve bereketli Ramazan-ı Şerif ayına girdik. Biz Müslümanlar bu ayın feyz, dua ve yardımlaşma gibi erdemli ubudiyet vasıflarını yaşamanın sevincini yaşarken bir yandan da yeni bir döngü içerisine gireceğiz. Biz iç hastalıkları uzmanlarına da en sık sorulan sorulardan birisidir Ramazan Ayı’nda nelere dikkat edilmesi gerektiği hususu. Son birkaç yıldır Ramazan Ayı’nın yaz mevsimine denk gelmesi, sahur ve iftar arasındaki sürenin uzunluğu, normalden daha fazla dikkat edilmesi gerektiren bir ay geçirilmesine neden olmaktadır. Bunların başında aşırı sıcaklarda terleme ile sıvı kaybı ve bunun tansiyon düşüklüğüne, halsizlik, yorgunluk, bayılma ve çarpıntı gibi şikayetlere sebep olmaktadır. Burada yapılması gereken esas şey sıvı kaybının giderilmesidir ki, yeme sürecinde dengeli bir şekilde en az 2 litre su tüketilmelidir ve aşırı terlemeye sebep olacak ortam ve efordan kaçınılmalıdır. Ayrıca tuzlu, baharatlı, soslu, kızartmalı, hamurlu yiyecekler ve şerbetli tatlılar, şekerli içecekler hem ağız kuruluğuyla susama hissini artıracak hemde içerdikleri fazla enerji nedeniyle vücudun fazla ısınmasına neden olacaktır. Açlık süresinin uzunluğu nedeniyle iftar ve sahur arasındaki süreçte sık ve az olarak gıda alınması, hızlı ve büyük porsiyonlu yemeklerden kaçınılması iftar sonrası oluşacak mide, bağırsak sorunlarına, tansiyon ve şeker düzensizliklerine engel olacaktır. Tatlı olarak da mevsimlik meyveler ve hafif sütlü tatlılar (dondurma, hoşaf, komposto) v.b.  tüketilmelidir. Oruçlu kişilerin ortamın sıcaklığına ve gün içerisinde efor düzeylerine göre giysi ve yer seçip kontrol altında tutmalıdır.

Peki kimler için oruç tutmak sakıncalıdır?
Vücudun çalışma düzeni geçici veya kalıcı olarak bozulmuş olan ve bu düzenin sağlanması için ilaç kullanımı veya diyete gerek duyulan kişilerin oruç tutması sakıncalıdır. Bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz; Kronik hastalığı olanlar (şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp hastaları, böbrek hastaları), gebeler, emzirenler, akut enfeksiyonu olanlar, yeni ameliyat geçirmiş olanlar, kanama geçirenler ve mide ülseri olanlar. Hipertansiyon ve şeker hastalarının tedavileri sadece ilaçtan ibaret olmayıp diyet ve egzersizde tedavinin bir parçası olduğundan gün içinde uzun bir süre sıvı ve gıda alınmadığından kan basıncından ve kan şekerinden ani değişikliklere neden olabilir. Yüksek riskli diyabet hastalarında oruç tutmak ve uzamış açlık hipoglisemi (şeker düşmesi) diabetik kateasidoz (diabetik koma) ve sıvı kaybına bağlı damar tıkanıklığı riski artırmaktadır. Dolayısıyla kontrolsüz şeker hastalarının oruç tutması önerilmemektedir. Özellikle insülin kullananlar için uzun süreli açlık tehlikeli sonuçlar doğurur.
Ancak diyetle veya tek bir ilaçla kan şekeri kontrol altına alınabilen diabet hastalarında oruç tutulmasında sakınca yoktur. Ama tabi kararı vermeden mutlaka bir doktora danışılmalı ve kendimiz karar vermemeliyiz. Kronik hastalığı olan ve sağlıklı yaşam düzeni belirli ilaçların kullanımına bağlı olanlar bu düzeni mümkün olduğunca bozmamaya çalışmamalıdır. Uzun süreli açlık ile etkilenebilecek bir hasta grubuda mide ülseri ve reflüsü olan hastalardır. Bunlar mide ilaçlarını almalı, mide uzun süreli boş tutulmamalı ve diyetlerine uymalıdırlar. Gebeler ve emzirenler her ne kadar iradelerine güvenseler de bu kişilerin gıda-sıvı gereksinimleri 2 katına kadar çıkabilmektedir ve uzun süreli açlık-susuzluk bebeği ve süt üretimini etkileyebilir. Enfeksiyon olan ve yeni ameliyat geçirenlerde enfeksiyon etkenine karşı savaşma, doku yenilenmesi için metabolizma ihtiyacı artmaktadır. Oruç tutma ile iyileşme sürecini uzatıp durumun ağırlaşmasına sebep olabilmektedir.
Özetle beslenmenin gün içinde sadece kısıtlı bir zamana sıkıştırılması bu zaman diliminde tüm ihtiyaçların karşılanması amacıyla fazla miktarda ve ağır yiyeceklerin yenmesi ve son olarak da ilaçların alınmasının aksaması olarak sıkıntılar ortaya çıkarsa da biz iftarımızı bir bardak su ve bir kase çorba ile açıp sonra yavaş bir şekilde yemeğimizi yiyip bu süreçte 2 bardak su tüketmemiz gerektiğini, iftar ve sahur arasında ara öğünlerde hafif sütlü tatlılar ve meyvelerle yapmamızı en son olarak da sahurda kahvaltılık besinler (yumurta, süt, yoğurt, peynir v.s.) ile yapıp bol su tüketmemiz gerektiğini unutmayalım. Ek olarak ilacımız varsa kontrollü bir şekilde devam etmemiz gerektiğini belirtip bu şekilde güzel ve sıkıntısız bir şekilde Ramazanımızı geçirmiş olacağız. Unutmayın bedene bakmakta bir ibadettir. Tıpkı oruç tutmak gibi. Ben bu vesileyle herkesin Ramazan Ayı’nın herkese hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sağlıcakla kalınız. 

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.