Türkiye'de Özgürlük-2

 Türkiye’de, son yıllarda özgürlük yok diye ortalığı yıkanların önceki yıllardaki yasaklara ve eziyetlere sesinin çıkarmayanlar olması gerçekten çok acı.

1996-1997 yıllarıydı, medyada müthiş senaryolar vizyona konmuştu. Tüm kanallar ağız birliği etmişçesine “İRTİCA” safsatasıyla çalkalanıyor, çeşitli kurumlar vasıtasıyla oyun sahneleniyordu. Ne demişti  Kenan Evren; “Darbeye zemin hazırlamak gerekirdi” . İşte aynen 28 Şubat Darbesine zeminler hazırlanıyordu. Gençleri yetiştirmesi gereken Rektörler işlerini bırakmış siyasete bildiri ile müdahale ediyordu. Görevi Bu ülkeyi korumak olan Askeri kanat aynı şekilde siyasete müdahale için her yolu deniyordu. O yıllarda medyada Kartel olduğu için bu süreçte en etkin olan kol olarak kullanılıyordu. Her gün manşetler “irtica” üzerine atılıyordu. Barolar birliği (Bu günde aynı kafa devam ediyor) üzerine vazife olmayan demeçler veriyordu. Yüksek yargıda diğerleri gibi işini gücünü bırakmış yine vazifeleri olmayan beyanatlarda bulunuyorlardı. İş hayatını geliştirmek ve ekonomiye katkı sunmak amacıyla kurulduğunu iddia eden TÜSİAD tam bir siyasi parti gibi demeçler veriyordu. Velhasıl amaçlarına ulaştılar ve 28 Şubat Süreci denilen, Türk tarihine kara leke olarak geçen o sürecide başlatmış oldular böylece. İşte zulümde tam bundan sonra başladı. Milyonlarca insan  Fişlendi, Her kurumda “irtica” safsatasıyla insanlar işlerinden atıldı. İnançlı kesimler üzerinde inanılmaz baskılar yapıldı. İmam hatiplerin orta kısımları kapatıldı. 8 Yıl kesintisiz eğitim başladı. Devlet kurumlarında tabir yerindeyse kıyımlar yapıldı. Baş örtüsü hemen her yerde yasaklandı. Özellikle üniversitelerde inanılmaz eziyetler yapıldı. İkna odaları açıldı. Dereceye giren öğrencilere sırf başörtülü oldukları için ödülleri verilmedi, hakaretler edildi. Yıllarca üniversite önlerinde ve sokaklarda eylem yapan başörtülü kızlar yerlerde sürüklendi, darp edildi. O sıralarda Abant İzzet Baysal Üniversitesinde öğrenciydim. Bizzat şahit oldum bu işkenceye uğrayan kızlarımızın acısına. Evet, bu gün Şort giydiği için bir kadına tekme atan bir aptal (münferit bir olaydı lanetliyorum) üzerinden ortalığı yıkanların, o gün tüm bu zulümleri alkışlayanlar olması, ne kadarda acı değil mi?

Tek tip insan yetiştirmek isteyenlerin bu gün özgürlük çığlıkları atması ne acı değil mi?

O zamanlar zulme çanak olan ve alkış tutan sözde gazetecilerin, bu gün vatan hainliği derecesine gelmeleri ne acı değil mi? Günümüzde hiçmi haksızlık olmuyor derseniz, kesinlikle oluyordur. Ama en azından hiçbir şey gizli ve sistematik yapılamıyor. Medyada Kartel yok. Hemen her fikirden medya mevcut. Teknolojik araçlar hemen her kesin cebinde. Netten “Dolar aliyoruz” kampanyası yapıp ihanet edecek kadar özgürlük var günümüzde. Sonuç olarak, Haksızlığa, zulüme kimden gelirse gelsin karşı çıkmak hepimizin görevi olmalı. Her kesin ve her kesimin özgürlüğü için mücadele edilmeli. Ama hep değim gibi Başkalarının özgürlüğünü kısıtladığımız yerde bizim özgürlüğümüzün biteceğini , Özgürlükler adı altında hainliğede müsamaha göstermememiz gerektiğini de asla ve asla unutmamalıyız. Her kes ama her kes, özel yaşantısında, inancında, siyasi görüşünde özgür olmalıdır.

 Selam ve dua ile…                                                     

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.