Geri Zekâlı Neden Karnen Kırık

 Yapılan araştırmalara göre sözcüklerin insan ruhunun üzerinde büyük bir etkisi var… Dolayısıyla ansızın bizlere söylenen kötü bir sözcük, psikolojimizi alabora ettiği gibi, güzel bir sözcükle de mutlu olabiliyoruz.

Yani sözcükler, bizi ağlatabilir, güldürebilir, çıldırtabilir, coşturabilir, melekleştirebilir, öcüleştirebilir, hırçınlaştırabilir, sakinleştirebilir, yaralayabilir ve iyileştirebilir.

 

Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkartır.

Acılı dil akıllıyı çileden çıkartır.

Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez.

 

İşte bu sözlerde de sözcüklerin insanların üzerinde ne denli tesirli olduğu anlaşılıyor.

Hatta dinlediğimiz müziğin sözleri bile ruhumuzu efsunlayarak, şekilden şekle sokabiliyor.

Hele çocukluk devresinde olumsuz telkinlerle büyüyen çocukların bilinçaltı, tam bir enkazdır.

 Çünkü olumsuz sözcükler, özellikle çocukların o narin ruhlarında büyük tahribatlara gedik açmaktadır.

 Bir çocuğun sürekli aptal, ahmak, işe yaramaz ve geri zekâlı gibi telkinlere maruz kaldığını düşünün… İşte tıpkı kanadı kırılmış bir kuş nasıl uçması mümkün değilse, böylesi olumsuz telkinlere maruz kalmış bir çocuğun da başarılı olması mümkün değildir. Çünkü negatif söylemler, başarının önüne kocaman bariyerler oluşturmaktadır.

Bunu çok iyi bilin ki, “bir insana kırk defa deli denilirse deli olur,” sözü öylesine söylenmiş bir söz değildir.

 Dolayısıyla bu söz, bir realiteye vurgu yapmaktadır. Israrla söylenilen sözcüklerin insanlara ne denli etki ettiğinin somut bir örneğidir, bu söz.

 Dahası, küçük yaşlarda çocuklara konan geçici-kalıcı bir sürü lakap vardır. Lakap ya da küçük düşürücü söylemler bir anlık söylenirse de, çocukların ruh dünyalarında yaptığı tahribatın izi, çoğu zaman kalıcı olabiliyor.

 Bilhassa dalga konusu olacak lakaplar kin ve nefret besler. Ve çocuk üzerinde derin izler bıraktığı gibi, kendisini çirkin lakaplarla lakaplandıranlara ve hitap edenlere karşı da ‘‘kin’’ ve ‘‘öfke’’ besler. Çocuk büyüyünce de onları affetmeyecek, hayırla yâd etmeyecek, onlardan gelen doğrulara bile yaklaşmayacak, onlarla beraber olmaktan hoşlanmayacaktır. Ömür boyu kendisine lakap takan ve olumsuz hitap eden ve onu küçük düşüren kişileri unutmayacaktır.

 Doğrusu özellikle anne-baba ve öğretmenlerin öğrencilerinden ve çocuklarından bir yandan ‘‘başarılı’’ olmalarını beklerken, bir yandan da çocuklarına, ‘‘geri zekâlı’’ salak, aptal vb. şeklinde hitap etmeleri ziyadesiyle irrasyonel bir yaklaşımdır.

Zira esas geri zekâlılık, ‘‘geri zekâlı’’ olarak lanse edilen bir öğrenciden “neden karnen kırıktır” diye hesap sormaktır. Yani esas geri zekâlılık, geri zekâlı denilen birinden ‘‘başarı’’ beklemektir. Çünkü geri zekâlı olarak gördüğümüz birinde başarı beklemek, izah edilmez büyük bir paradokstur.

 Dolayısıyla çocuklarımıza “geri zekâlı, neden karnen kırık ya da neden başarılı değilsin” diye çıkıştığımızda, çocuklarımızın başarısız olma sebebinin cevabı, sorduğumuz sorunun içinde olduğunun farkında bile değiliz.  

Ayrıca geri zekâlı neden karnen kırık tepkisi, sürekli geri zekâlı demenin bir sonucudur.

İşte bu dışlayıcı, öz güven yıkıcı ve kaybettirici dil, esas çocukların “geri zekâlılaşmasına” zemin oluşturmaktadır.

Anne-babalar, şunu çok iyi bilmeli ki, hiçbir doğrusu görülmemiş, takdir edilmemiş, başarı duygusu hiç okşanmamış ve başarılı olmanın hazzını tatmamış bir çocuğun başarılı olması, özgüvenin gelişmesi ve en önemlisi mutlu olması mümkün değildir.

 Ey anne-babalar, negatif telkinlerle çocuğunuzu “geri zekâlılaştırmayınız.” Negatif telkinler yerine, pozitif telkinlerle çocuklarınıza özgüven aşılayınız. Ayrıca geri zekâlı yerine zeki, kötü yerine iyi, çirkin yerine güzel ve olmamış yerine daha iyi olabilir kelimelerine dilimizi, çocuklarımızın gelecekleri için alıştırmalıyız.

 Son olarak ey anne babalar, çocuğunuzun karnesi nasıl olursa olsun, çocuğunuzu kazanma adına yarından itibaren her doğru davranış sergilendiğinde onu takdir ediniz ve çocuğunuzu sevgiyle kuşaklayınız. Unutmayın ki, hiçbir şey, çocuğunuz kadar değerli değildir. Ayrıca karne, ne zeki olmanın ne de başarılı olmanın biricik ve temel ölçütü değildir.

 ***

İREM TOPRAK

TEOG sınavında 120 sorunun tamamını cevaplayarak Türkiye birincisi olan İrem Toprak’ı 120 defa takdir ediyorum. Tek kelime ile gurur verici bir başarı. Ayrıca gösterdiği üstün başarıdan dolayı Bitlis’in ismini başarı ile anılmasına vesile olan İrem Toprak’ı ve İrem Toprak’ın başarısında emeği olan herkesi kutluyorum. İrem Toprak’a ve Bitlis’e daha nice güzel başarılar dilerim.

 İyi Tatiller…

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.