Türkiye'de Salgınla Mücadele…

Merhabalar sevgili okurlarım. Kısa bir aradan sonra tekrar birlikteyiz. Malumunuz üzere son aylarda Dünya’yı Covid-19 (Corona) salgını esir aldı ve inanılmaz bir hızla da esir almaya devam ediyor.

Son verilere göre Dünya genelinde vaka sayısı 3 milyona, ölü sayısı ise 200 bine yaklaşmış durumda. Türkiye’de vaka sayısı 104 bini maalesef ölüm sayısı da 2.900’ü geçmiş durumda.  Tüm bu veriler gösterdi ki Dünyanın ve Türkiye olarak bizlerin karşısında tarih boyunca hiç görülmemiş inanılmaz bir salgın var karşımızda. Çok ama çok ciddiye almalıyız.  Peki gerçekten de vatandaş olarak ne kadar ciddiye alıyoruz? Bence Vatandaşlar olarak Devletimiz kadar ciddiye almıyoruz. Devletimiz tedbirlerine erken başladı, alabileceği tedbirleri aldı ve inanılmaz başarılı bir süreç yürüttü bu güne kadar, bu günden sonrada aynı kararlılıkla yürüteceğinden şüphem yok.Hemen bazı müzmin muhaliflerin içinden itiraz ettiklerini duyar gibiyim. Maalesef bizde son yıllarda her şeye ama her şeye muhalif olmak gibi bir hastalık baş gösterdi. Yapılan şey doğru olsa da muhalif yanlış olsa da muhalif olmak diye bir psikoloji doğdu. Oysaki millet olarak en büyük özelliğimiz zor zamanlarda birlik ve beraberlik içinde olmayı becerebilmemizdir. Bu gibi durumlarda hiçbir olaya siyasi açıdan bakmaya kimsenin hakkı yoktur. Adam çıkmış buzdolabını gösteriyor boş ve açız diye, resmin yan tarafında tezgahın üstü sayamayacağımız kadar içkiyle dolu. O içkilere verdiği parayla 1 aylık temel ihtiyaç malzemelerini alabilir yani.  Dayının biri umreden gelmiş karantinaya girmemek için polise direniyor hatta  “Ben virüsten öleceksem sende öl” diyerek polisin yüzüne tükürüyor. Sahi o dayı umreye niye gitmiş acaba?

Devlet diyor ki; Çark dönsün sokağa çıkma yasağı uygulamayalım herkes kendine yasak uygulasın, zorunlu olmadıkça dışarı çıkmasın, çıkanlar kurallara uysun, vatandaş umursamadan gezmek için dışarı çıkıyor parkları dolduruyor kurallara uymuyor.  Devlet baktı olmuyor kısıtlamalar getirmeye başladı. İlk önce 65 yaş ve üstüne sokağa çıkma yasağı getirdi. Yani dedi ki madem sen kendini ve sevdiklerini düşünmüyorsun ben seni ceza korkusuyla yaşatmaya çalışacağım. Ama nerde, bakıyorsunuz sorumsuzca dışarılarda gezmelere devam. Gençler, nasılsa yaşlılar ölüyor diyerek süper taşıyıcı olduklarını unutup hoyratça gezmelere devam edince, devlet 20 yaş ve altına sokağa çıkma yasağı getirdi. Yine yasağa uymayan bir sürü genç oldu.  Devlet süper güçlerden bile erken davranarak tüm ülkelerdeki vatandaşlarını özel uçaklarla Türkiye’ye getirip evlerinden bile lüks olan yerlerde, evlerinde bile alamayacakları hizmetlerle 14 günlük karantinaya aldı, vatandaş çıkıp ülkesine ve hükümetine küfretti.  Devlet, ekonomi ve çarkın dönmesi için kısa çalışma ödeneği vb. 100 milyar TL’lik paketler açıkladı. İşçilerin sırtından milyonlar kazanan işveren elini cebine atıp birazda benden olsun demedi.

Devlet, birlik ve beraberliği pekiştirmek için bağış kampanyası düzenledi, kimi vatandaş devletin parası yokmuş diyerek devletini hunharca eleştirdi. Devlet, maddi durumu düşük olan ailelere 1.000’er TL para vereceğiz dedi, vatandaş sanki para kaçıyormuş gibi sosyal mesafeyi hiçe sayarak kuyruklar oluşturdu. Devlet, hafta sonu insanların kendini dışarı atacağını tahmin ederek 2 günlük sokağa çıkma yasağı ilan etti, vatandaş kıtlık olacakmış gibi tüm tedbirleri hiçe sayarak fırınlara, marketlere, tekellere koştu. Neden daha önce ilan edilmedi diye yine devleti suçladı. 2 Saatte bunlar oluyorsa daha erken açıklansaydı görüntüleri tahmin bile edemiyorum. Dünyanın süper güçleri ABD, İngiltere ve AB maske bulamazken, devlet ücretsiz hemde evlere maske gönderiyor. Vatandaş bu kez niye 5 tane diyor.  Türkiye 50 ülkeye maske, tulum vb yardım malzemesi gönderiyor, vatandaş gururlanması gerekirken neden gönderiyor diyor.

Gerçekten de vatandaş bu güzelim devletin kıymetini hiç ama hiç bilmiyor.

VELHASIL; Devlet mücadelede sınıfı geçti, vatandaş sınıfta kaldı.

Selam ve Dua ile…

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.