Bensiz adam bir an önce Adana’ya dönmeyi düşünürken köyde ve ailede yeni şeyler yaşanıyordu. Bensiz adamın ablasını istemişlerdi. Aynı günlerde Abisinede kız bakmaya gidilmişti. Abisi çok çekingen biriydi. Eskiden görücü usulüyle evlenildiği için, abi kızı görmeye götürülmüştü. Dayısıyla beraber giden abi utandığından kıza bakamamış ve dayısına “Dayı sen bak” demişti. Dayı duruma gülmüş ve kendisininde bakmasını sağlayarak hayırlı bir işin kapısını açmıştı.
Bensiz adam çocukluğundan beri bir yengesi olmasını çok istiyordu. Abisinin evlenme ihtimali onu köyde kalmaya itmişti. Abisine Kız istenmiş ve nişan yapılmıştı. Nişan boyunca yengesinin çevresinden bir an olsun ayrılmamıştı. Yengesi de bensiz adamı çok sevmiş herkes gibi oda el üstünde tutmuştu. Tüm bu sevgi dolu yaklaşımlar bir süreliğine de olsa bensiz adamın köyde kalmasına sebep olmuştu.
Günler geçiyor bensiz adam artık dönme vaktinin geldiğini düşünüyordu. Ne yapıp etti ve sonunda ailesini geri dönmeye ikna etti. Biraz hüzün biraz sevinçle karışık duygularla Adana’nın yolunu tuttu. Adana’ya varır varmaz otele geçti. Aradan geçen zamanda oteldeki odasını başkası kiralamıştı. Konuşmalar neticesinde odasını tekrar geri aldı. Dinlendikten sonra çalıştığı işyerine geçti. Aklı hep güzel gözlüdeydi. İşyerine geçtiğinde bir sürpriz onu bekliyordu.
Güzel gözlü, iş yerindekilerle anlaşarak, ilk tanıştıkları masaya geçmişti. Bensiz adam kendisine doğru koşarken o anda işyerinde “İbrahim Tatlıses’in Ah Keşkem” şarkısı çaldı. Daha da duygusallaşan bensiz adam ve güzel gözlü öyle bir sarıldılar ki işyerindeki herkesin gözleri doldu. İkisi aylar sonra nihayet kavuşmuşlardı. Patron Ali bey ve diğerleri de bensiz adama sarılarak hoş geldin dedi ve hasret giderdiler.
Güzel gözlüyle bir süre oturan bensiz adam, iş zamanı deyip işinin başına geçti. Güzel gözlüde akşam seni alırım diyerek ayrıldı kafeden. Köye gidip gelmenin de hevesiyle çok daha istekli ve keyifli çalışıyordu bensiz adam. Ali bey ve diğerleri de bu durumdan oldukça memnunlardı.
İşler her zamanki gibi yoğundu. O sırada içeriye iri yarı siyah takım elbiseli birileri girdi. Müşteriler dahil herkesin dikkatini çekti. Bensiz adam o anda etrafına bakınırken Mirzo levent’in hafiften içeri doğru gittiğini gözlemledi. Olan bitene anlam verememesine rağmen işine devam etti. Gelen kişiler etrafı süzerek yemeklerini yiyip gittiler. Bensiz adam gelenlerin kim olduğunu sordu ancak hiç kimse tanımıyordu. Dikkatini çekense Mirzo Levent’in kaçamak davranışlarda bulunmasıydı.
Nihayet akşam olmuş, işler bitmişti. Bensiz adamın gözleri yollarda güzel gözlünün gelmesini bekliyordu. Bir süre sonra Güzel gözlü babasını özel aracıyla geldi. Bensiz adamı alarak yola koyuldular. Yolda bolca sohbet ettiler. İlk önce Eve geçtiler. Güzel gözlünü anne ve babası hasretle bensiz adama sarıldılar. Hazırlanan yemekleri yiyip sohbet ettiler. Güzel gözlünün annesi ve babası sorgulama tarzında hiçbir şey sormadılar. Halden anlayan çok iyi insanlardı.
Yemekler bitince bensiz adam ve güzel gözlü araca binerek evden ayrıldılar. O meşhur parka ve banka gidip oturdular. Çok mutluydular. Hasret giderip geçmişi yad ediyorlardı. Birbirlerini çok özlemişlerdi. Güzel gözlü, bensiz adamın sürekli kızmasına rağmen; “Beni senden ancak ölüm ayırır” cümlesini tekrar edip duruyordu. Derken Gündüz işyerine gelen o iri yarı adamlar arabadan inip hızlı ve kabadayı yürüyüşle yanlarına geldiler. Etraflarını sardılar. Bensiz adam ve güzel gözlü ne olduğunu anlamaya çalışırken, içlerinden biri başladı konuşmaya…
Devam edecek…
Selam ve Dua ile
Nevzat ERTEKİNOĞLU
Yazar – Mali Müşavir - Bilirkişi
[email protected]