Ne kadar üzgün olsam da, ellerim titrese de makalemi yazmak zorundayım.
Bu hafta, son yıllarda özelliklede son aylarda ülkemizin yaşadıkları ile ilgili bir şeyler yazayım istedim.
Hep dediğim gibi; kimse kimseyi sevmek zorunda değildir ama saygı göstermek zorundadır.. Eğer demokrasiyi gerçekten istiyorsak, her görüşten, inançtan ve ırktan insana ve dahi fikirlerine saygı göstermek zorundayız. Zaten farklı seslerin olmadığı bir yerde demokrasi ve insan haklarından bahsetmemizde mümkün olmayacaktır.
Tabii olarak demokrasi demek, sonsuz özgürlük demekte değildir. Bir başkasının hak ve hukukuna dokunulduğu yerde biter o özgürlük. İşte bizim ülkemizdeki temel sorunda buradan başlamakta…
Bazı kesimler, insan hakları ve özgürlükler noktasında sürekli eleştirilerde bulunmakta. Oysaki bana göre özgürlük özelliklede düşünce ve basın özgürlüğü noktasında batı ülkelerinden daha ileri durumdayız. Hemen bazı okurlarımın içlerinden hadi canım dediklerini duyar gibiyim. Evet gerçekten de benim düşüncelerim aynen böyle. Niçin böyle düşündüğümü bir iki örnek ve karşılaştırmalarla anlatmaya çalışacağım.
Diyeceksiniz ki hapiste bir sürü gazeteci var, Evet doğrudur. Ancak tutuklanma sebeplerine baktığımızda hemen hiç birinin gazete ve basın mensubu olmalarından tutuklanmadıkları, çeşitli suçlardan, özelliklede terör ve vatana ihanet sucundan tutuklandıklarını görüyoruz. Gazeteci olmak sonsuz özgürlük ve hakaret hakkı vermez insanlara. Hele vatana ve millete ihanet hakkı hiç vermez. Örnek olarak MİT tırlarının durdurulmasını haber yapmak ve ülkemizi dünyada zor durumda bırakmak gazetecilik değil tam anlamıyla vatan hainliğidir bence, O tırdakiler DEAŞ a gidiyor olsa dahi. Her ülkenin istihbaratı ülkesi lehine gayri resmi işlemler mutlaka yaparlar. DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin ellerindeki silahlara bakın hangi ülkelerin onları desteklediklerini çok daha rahat anlarsınız. Ayrıca bir bakın bakalım, o ülkelerin medyasında bir tane gazete veya yazar, ülkemizin silahları falanca terör örgütünün elinde diyor mu?.
Bir düşünün bakalım, bizim ülkemizde Cumhurbaşkanı, Hükümet üyeleri ve onlara oy verenlere yapılan hakaretleri… Tüm bunların Avrupa da olduğunu bir düşünün bakalım ne ceza alırlar. Barak Obama’ya internetten hakaret eden vatandaş hemen tutuklandı.
Yapılmaya çalışılan her şeye, doğrumu faydalımı diye düşünmeden karşı çıkmak ne kadar doğru. Yapana değil yapılana bakmak lazım her daim. Eğer yapılan Vatan, Millet ve Ülkemiz için doğruysa yapana bakmadan destek olmamız gerekmez mi ?
Tabi ki yapılan yanlışlara da aynı şekilde kimin yaptığına değil, yapılana bakarak hep birlikte karşı çıkacağız. Eleştirilerimizi yapacağız, olması gereken doğruyu belirterek.
Görüyoruz bazı özgürlük savunucusu!! gazeteci geçinenleri. Başka ülkelere sığınıp ülkemizi durmadan karalıyorlar. Hiçbir sebep ülkemizi özelliklede dışarıda kötülemeye, karalamaya ve dahi neredeyse müdahaleye davet etmeye mazeret olamaz.
Hep dediğim gibi hükümet düşmanlığı, devlet düşmanlığına dönüştürülmemeli.(Sosyal medyada, dolar alma ve ekonomiyi zora sokma kampanyası başlatan zavallılar gibi…)
Artık şunu anlamamız gerekir; Tek Türkiye var, başka yok. Ve şu günlerde dört yandan saldırılarla karşı karşıya.. Böyle kötü zamanlarda beğenmesek de, hoşumuza gitmese de hükümetimizin yanında olmalıyız (İktidarda kimin olduğu önemli değil).
Bu Ülke; Türk- Kürt – Çerkez- Abaza- Laz, Sağcı-Solcu, İnançlı- İnançsız, Alevi-Sünni vb. Ayrım yapmaksızın herkesin. Bu terimler arasında üstünlük yoktur ve olmamalıdır. Üstünlük Bu ülkeyi sevmek ve ona faydalı davranışlar içerisinde bulunmakta olmalıdır.